UZUN BİR HİKAYE – 8

UZUN BİR HİKAYE – 8
KALDIĞI YERDEN DEVAM
Ben ise öğlene kadar güzel bir uyku çektim. Uyandığımdan saat 12’yi geçiyordu. Mutlulukla odayı dolduran güneşe baktım. Son 10 gün içinde defalarca seks yapmıştım ve kendimi hala biraz yorgun hissediyordum. Duşumu aldıktan sonra, bir şeyler yemek ve alışveriş yapmak için AK Merkez’in yolunu tuttum.
Food court’ta kahvesini içerken son zamanlarda yaşadıklarımı düşünmeye başladım. Hayatımın ne kadar değiştiğine inanamıyordum. Son 10 günde Tolga dışında 5farklı erkekle (Sadık, Turgut, Ahmet Sinan ve Tamer) ve Piraye ile sevişmiştim.
Sadık’la yaşadıklarım içkinin verdiği sarhoşlukla ve istemeden olmuştu.
Turgut’la ilk birlikteliğim ise resmen tecavüzdü. Fakat diğerleri tamamen kendi inisiyatifim ile gerçekleşmişti şöyle bir düşündüm de, yaşadığım her şeyden büyük zevk almıştım. Adeta zincirlerinden boşanmış gibi çılgınca sevişmiş, daha önce ancak porno filmlerde görebileceğim ve hatta hayal bile edemediğim şeyler yapmıştım. Pişman değildim. Sadece Piraye’ye karşı bir miktar utanma duygusu hissediyordum, o kadar.
Kararımı vermiştim. Hayatta daha önce ıskaladığım çok şeyler olduğunu fark etmiştim. Artık özğür bir kadındım, istediğim gibi yaşayacaktım. Canım kimi isterse onunla birlikte olacaktım. Tolga’nın beni aldatmasını sineye çekip oturacak değildim ya. Kendime daha iyi bakacaktım. Ne kadar güzel bir kadın olduğumu yıllardır sanki unutmuştum veya ikinci plana itmiştim.
Bundan sonra güzelliğimi sergilemekten de kaçınmayacaktım. İlk iş olarak kendime seksi iç çamaşırları almaya karar verdim. Bugüne dek hep standart çamaşırlar giymiştim. Şimdi artık şöyle jartiyerli, şeffaf, seksi renklerde şeyler giyecektim. Hemen kastettiğim türden iç çamaşırı satan bir dükkana gittim ve canımın istediği her şeyi aldım. Eve döndüğüm de bunları giyerek ayna karşısında kendimi inceledim ve mutlulukla gülümsedim.
O gece Tolga yattıktan sonra bilgisayarı açarak Mirey’e bir cevap yazdım.
– “Merhaba Mirey, Mailini görünce çok şaşırmadım. Seni Tolga ile ilk gördüğümde çok kısmıştım ama sonradan sakin kafayla düşününce o kızgınlığım geçti. Sen çok hoş bir kadınsın ve Tolga’nın senin teklifleri reddetmemesi Gayet normal. İkinizi de affettim. Sadece senin adına üzülüyorum. İzak’la problemleriniz olması çok kötü. Dışardan bakınca çok iyi bir çift gibi görünüyordunuz. Demek ki, dış görünüş aldatıcı olabiliyor. Her neyse… Tolga ile ilişkine devam edebilirsin. Senden ricam bunu etrafa yaymamanız. Tolga benim ilişkinize devam ettiğinizi bildiğimi bilmemeli. Ha bir isteğim daha olacak. Madem İzak senin Tolga ile birlikte olduğunu biliyor, o halde kendisi de bir değişiklik yapabilir. Bir şekilde beni İzak’la tanıştır. Mesela bir akşam bize yemeğe gelin veya biz size gelelim. Bugüne dek yatakta başarısız bir erkekle tanışmadım. Nasıl bir durum olduğunu gözlerimle görmek, anlamak istiyorum. Herhalde bu isteğim seni rahatsız etmez. Sonuçta sen de benim gibi özgür bir kadınsın ve benden isteklerde bulunabiliyorsun. Lütfen bu isteklerimi kabul et. Bu maili de senin bana yazdığın mail gibi aramızda tutalım. Unutmadan, Erman Bey ve Rıfat Bey’le benim de aram iyidir. Ve tahmin edersin ki, bir şirkete personel bölümü için eleman bulmak ürün müdürü bulmaktan daha kolay. Kendine iyi bak…”
Maili gönderince kendimi çocuklar gibi neşeli hissettim. Ertesi sabah Mirey’in maili okurken yüzünün alacağı şekli görmek isterdim. Bu mailin şirkette başkalarının eline geçmesinden hiç korkmuyordum. Mailde kasıtlı olarak Mirey-Tolga ilişkisinden ve Mirey’in üst yönetimle iyi ilişkilerinden söz etmiştim. Mirey bunu yaymayı ve rezalete neden olmayı göze alamazdı. İzak çok zengin bir eşti ve Mirey kesinlikle ondan ayrılmayı istemezdi. Bundan sonra neler olacağını merak ederek yatağıma gittim ve tatlı bir uykuya daldım.
Sonunda tatil bitti. Pazartesi sabahı işe giderken son derece şık ve bir o kadar da seksi giyinmiştim. İş merkezinin kapısındaki güvenlik görevlilerinin adeta bakışlarıyla beni soymaları çok hoşuma gitti. Ofise girdim, Mirey’in önünden yüzüne bile bakmadan geçtim ve doğru Erman Bey’in odasına girdim.
– “Günaydın Erman Bey”
– “Aa. Günaydın Sonay. Bitti mi tatil?”
– “Maalesef. Ama sizleri de özlemişim.”
– “Biz de seni özledik.”
Erman Bey’in karşısına öyle bir oturuş oturdum ki, adamcağız gözlerini bacaklarından alamaz oldu. Erman Bey’in hep bana gereğinden iyi davrandığı fark etmiştim ama ikimiz de evli barklı insanlar olduğumuzdan bunun ardında herhangi bir şey aramamıştım. Şimdi Erman Bey’in bakışlarından benim için deli olduğunu anlayabiliyordum.
Erman Bey ise Benim bu oturuşuma anlam verememişti. Zaten kısacık olan eteğim oturuş pozisyonu sayesinde iyice açılmış, adeta bir şort boyutuna gerilemişti. Deniz tatilimin sembolü olan yanık tenli upuzun bacaklar Erman Bey’in başını döndürüyordu.
Erman Bey şirketin genel müdür yardımcılarındandı. Direkt ona bağlı çalışıyordum. 45 yaşlarında, yapılı, hafif kır saçlı, iyi giyinen bir adamdı. 20 yıllık bir evliliği ve 3 çocuğu vardı. Eşi Aysel 40-45 yaşlarında bir ev kadınıydı. Uzun evlilik yıllarının ardından eşiyle arasında pek de heyecan verici bir seks hayatı kalmamıştı sanrım. Bir nevi görev kabilinden on sevişiyor olabilirler di. Erman Bey’in benden her zaman hoşlandığını biliyordum. Gerçekten güzel bir kadındım. Arada bir o biçimli kalçalarıma, diri göğüslerime, nefis bacaklarıma bakmadan edemezdi. Arada bir birlikte öğle yemeğine çıkardık, genellikle müşteri ziyaretlerine gittiğimiz günlerde. İyi anlaşır, iyi vakit geçirirdik. Daha fazlası hiç olmamıştı. Erman Bey Benim işini beğenirdi. Evli barklı kadına karşı çapkınlık yapmaya kalkacak hali yoktu. Zaten bu işlerden pek anlamazdı. Düşüncelerinden Benim sesimle sıyrıldı.
– “Erman Bey, neler oldu şirkette ben tatildeyken? Her şey yolunda mıydı?”
– “Evet evet. Sorun olmadı hiç. Bugün bir ara sana bazı gelişmeleri anlatırım artık. Öğleden sonra bir ara. Olur mu?”
– “Çok iyi olur. Bu arada, renginiz çok soluk görünüyor. Tatile ne zaman çıkıyorsunuz?”
– “Sorma. Çok bunaldım son zamanlarda. Rıfat Bey’le henüz konuşamadık. Belli değil ne zaman izne çıkacağım. Neyse ki, Aysel’le çocukları kayınpederin yazlığına gönderdim 2 gün önce. Bari onlar tatil yapsınlar.”
– “Sizin gibi eş zor bulunur vallahi. Siz çalışın, onlar tatil yapsın. Ne güzel.”
– “Ee, ne yapalım. İş hayatı bu!”
– “Haklısınız. Bakın aklıma ne geldi. Neden gelişmeleri bana akşam yemeğinde anlatmıyorsunuz? Aysel Hanım olmadığına göre siz kesin öğünlerinizi ihmal ediyorsunuzdur.”
– “Bilmem ki. Tolga merak etmez mi?”
– “Hayır. Bu akşam onun da bir toplantısı var. Geç gelecek.”
– “Olabilir. Konuşuruz.”
– “Hadi ama. Bildiğim güzel bir balık lokantası var. Sakin bir yer. Rahat rahat konuşuruz.”
– “Tamam, o zaman. Mesaiden sonra direkt gidelim.”
– “Anlaştık!”
Erman Bey le akşam 7 gibi ofisten ayrıldık. Tolga’ya telefon edip, tatil dönüşü fazla mesai yapmam gerektiğini, beni merak etmemesini söyledim. Tolga’cık da inanmıştı buna! Erman Bey’i boğazda güzel bir balıkçıya götürdüm. Hafta içi olduğun dan etraf kalabalık değildi. Güzelce yiyip içtik. Hatta çakırkeyif duk. Sözde iş konuşmaya gelmiştik ama iş dışında her şeyi konuştuk. Tatilden, siyasi gelişmelerden, havadan sudan…
– “Söylesenize Erman Bey, 20 yıldır evli olmak nasıl bir duygu?”
– “Normal. Yani hiç bu şekilde düşünmedim. Alışıyor insan.”
– “Ben de tam bunu kastetmiştim. Tolga’yla ben 2 yıllık evliyiz ve bazen evliliğimizin esk**iğini düşünüyorum.”
– “Nasıl yani?”
– “Nasıl desem, alışkanlık işte. Karşındakinin her şeyini biliyorsun. Ne yediğini, hangi tür filmleri sevdiğini, hangi elbiselerimi beğendiğini, ayıptır söylemesi, yatakta neler isteyeceğini ve neler yapacağını. Heyecan azalıyor zamanla çünkü yenilik kalmıyor. Sürprizler kalmıyor. Her şey keşfedilmiş durumda. Sizce de öyle değil mi?”
– “Haklısın aslında. Hele işin içine çocuklar da girince. Ama ne yapalım, hayat böyle. Ben sıkıldım deyip bırakamazsın.”
– “Elbette. Hem sosyal normlar da bunu gerektiriyor. Ama bu insanların yenilikleri denemesine, arada bir başına buyruk davranmasına engel olmamalı bence.”
– “Belki. Ama ben açıkçası pek de denemedim bu söylediklerimizi.”
– “Hiç bir şey için geç kalmış sayılmaz insan.”
– “…”
– “Özel şeyler konuşmamızdan rahatsız olmuyorsunuz herhalde?”
– “Hayır. Ne münasebet. Kaç yıldır tanıyoruz birbirimizi. Sadece alışık değilim bu tür konuşmalara.”
– “Ben size her konuda güveniyorum Erman Bey.”
– “Teşekkür ederim. Ben de öyle. Rica ederim Sonay, iş dışında benimle sizli-bizli konuşma lütfen. İşte bundan rahatsız oluyorum!”
– “Pekâlâ. O zaman bu pek alışık olmadığımız konulara devam edelim mi? İnsanın arada sırada bu tür sohbete ihtiyacı oluyor.”
– “Edelim tabii. Neden olmasın?”
– “O zaman söyle bakalım Erman, eşini hiç aldattın mı?”
– “Çok zor bir soru.”
– “Evet ama cevabı kolay.”
– “Bir iki kez evet. Fakat hoşuma gitmedi.”
– “Neden?”
– “Çünkü yanlış tercihti.”
– “Peki pişmanlık duydun mu?”
– “Bilmiyorum. Sanmam.”
– “Yani başka bir kadınla birlikte olmak eşinle ilişkinin rutinini bozmadı.”
– “Hayır. Söylesene sen aldattın mı Tolga’yı hiç?”
– “Evet. Pişman da değilim. Çok zevkliydi, bana yaşama sevinci, hayatıma renk verdi.”
– “Çok açık sözlüsün.”
– “Evet. Açık sözlülük her zaman iyidir.”
Erman Beyle konuşmanın gidişatına inanamıyordum. Bunca zamandır iş dışı neredeyse hiçbir şey konuşmadığım Erman Bey’le neler konuşuyordum. Yoksa onu ayartmaya çalıştığımı anlamışıydı ? Böyle bir gerişimde kendim bulunamazdı ama karşı taraftan gelecek bir teklife de hayır demezdim. En iyisi devam etmek diye düşündüm.
– “Bence de.”
– “Hem değişik erkeklerden değişik şeyler, bilmediğim özelliklerimi öğrendim.”
– “Ne gibi?”
– “Mesela oral seks. Esk**en hiç denemezdim bile. İğrenç bulurdum. Şimdi en sevdiğim şeylerden biri.”
– Erman Bey kasıklarındaki ürpermeyi hissedebiliyordum. Duyduklarına inanamıyordu sanırım.
– “Sen sever misin sana oral seks yapılmasını? Veya karşındakine yapmayı?”
– “Şey, bu konuda fazla tecrübem yok. Aysel yatakta tutucudur. Çok esk**en bir iki kez oral seks yapmıştı bana. Daha doğrusu yapacak gibi olmuştu. Ne yalan söyleyeyim, hoşuma gitmişti. Ama sonra bir daha yapmadı. Bunun doğal olmadığını düşünüyor.”
– “Bence yanılıyor. İki cins içinde hem yapmak, hem de insanın bana yapılması müthiş bir şey. Hem iğrenecek bir şey de yok. Oluşan sıvılar vücudumuzun bir parçası.”
– “Doğru, ben de aynen senin gibi düşünüyorum. Fakat elden bir şey gelmiyor. İnsanın belli bir yaştan sonra fikri değişmiyor maalesef.”
– “Beyefendi, Pazartesi günleri erken kapatıyoruz. Özür dileriz, hesabınız.”
Erman Bey’i hayretten hayrete düşüren bu konuşma garsonun sözleriyle kesilmişti. Garson kredi kartını alıp gittiğinde, söze giren ben oldum.
– “Tam da muhabbetin en tatlı yerinde gidin diyorlar. Haksızlık bu.”
– “Maalesef.”
– “Ama geceyi hemen bitirmemiz gerekmiyor bence. Ne dersin, evde devam edelim mi?”
– “Bizim evde mi?”
– “Madem yalnızsın. Komşuların geri kafalı değillerse tabii?”
– “Ok, kalkalım mı?”
– Erman Bey ayağa kalktığında yarağının sertleştiğini, pantolonunu zorladığını fark ettim. Utancından biraz yan durmaya dikkat etti. Yolda giderlerken pek konuşmadık. İkimiz de gecenin devamında neler olacağını merak ediyorduk. Bu gece Erman Bey’le birlikte olmayı kafama koymuştum. Bu yüzden onu tahrik etmek için her şeyi yapıyordum. Erman Bey ise yan gözle Benim bacaklarıma bakmadan edemiyordu.
Arabayı apartmanın bahçesine park ettik. Asansörde neredeyse birbirimizin kalp atışlarını duyabiliyorduk. Önce mutfağa gittim. Güzel bir kahve yaptık ve ardından salona geçerek. Geniş koltuklara yanyana oturduk ve ilgisiz konulardan konuşarak kahvelerimizi içtik. Erman Bey’in gözlerindeki heyecanı ve arzuyu görebiliyordum. İlk hamleyi benin yapmam gerektiğini de biliyordum.
– “Erman, evin çok sıcakmış. Kliman bozuk mu?”
– “Şey, klimamız yok. Çocuklar üşütürler diye taktırmadık.”
– “Evet ama şimdi çocuklar yok ve ben çok terledim. Banyo yapmamın sakıncası var mı?”
– “Tabii. Kendini evinde hisset. Banyo koridorun sonunda.”
Böylece Erman Bey’in evinde hızlı bir duş aldım. Duştan çıkınca elbiselerimi giymedim. Banyodaki bornozlardan birini üzerime geçirdim. Aynada kendine baktım. Bornozun yakasında belli olan göğüslerim, ıslak saçlarımla çok seksiydi. Salona gittiğimde Erman Bey’in tüm pencereleri açarak salonu serinlettiğini gördüm. Serin hava gerçekten çok hoşuma gitmişti. Sehpada soğuk bir şişe Beyaz şarap ve iki kadeh vardı. Beni bornozla gören Erman Bey’in şaşaladığını fark ettim.
– “Şey, banyodan sana sormadan bir bornoz aldım ama…”
– “Önemli değil, keyfine bak. Benim bornozum o.”
– “Teşekkür ederim.”
Doğru Erman Bey’in yanına oturdum. Bacak bacak üstüne atarak çıplak bacaklarımı sergilemeye başladım. Erman Bey’in nefes alıverişleri hızlanmıştım. Eline hayatının fırsatı geçmişti. Ne yapacağına karar veremiyordu. Söze yine ben girdim.
– “Sana bir hediye vermek istiyorum Erman.”
– “Nasıl bir hediye?”
– “Hani yemekte konuştuk ya. Hoşuna gittiği halde yapamadığın bir şey.”
– “…”
– “Arkana yaslan ve kendini rahat bırak.”
– “…”
Erman arkasına yaslandı ve gözünü kırpmadan Beni izlemeye başladı. Ayağa kalktım, üzerimdeki bornozu bir hamlede yere bıraktım.
– “Banyodan sonra en iyisi çıplak kurumak.”
Erman gözlerine inanamadı. Benim güzelliğim karşısında şaşkına dönmüştü. Karşısında Aysel’le mukayese edilmeyecek bir güzellik vardı. Yere, Erman’ın bacaklarının arasına çömeldim. Çabuk hareketlerle pantolonunun kemerini çözdüm, fermuarını açtım, pantolonu Erman’ın bacaklarından aşağı kaydırdım ve çıkardım. Elimi taş gibi sertleşmiş erkeklik organına attım. Külotunun üzerinden yavaşça okşamaya başladım.
Erman’ın adeta nefesi kesilmişti. Epeydir bu kadar heyecanlanmamıştı. Yavaşça Erman’ın külotunu da indirdim. Şimdi karşımda normal boyda, epey kalınca, kıllı bir penis duruyordu. Elimi alttan sokup Erman’ın taşaklarını avuçladım. Erman’ın gırtlağından bir hırıltı koptu. Dilimi taşaklardan penisin başına kadar olan bölgede aşağı yukarı gezdirdim, Erman’ın penisi terliydi ve biraz kokuyordu. Fakat iğrenmedim. Değişik bir tecrübe olacak diye düşündüm. Erman başını arkaya atarak inledi.
– “Sonay, kalbim duracak. Harikasın.”
– “Biliyorum. Ama henüz bir şey görmedin. Bekle bakalım.”
Ve oral sekste edindirdiğim tüm tecrübeyle Erman’ın penisine eğildim. Başımı dudaklarımın arasına aldım ve ağır ağır emdim. Sonra yumuşak dudak darbeleriyle penisi boydan boya öperek aşağıya indim ve yeniden yukarı çıktım. Erman gözlerini kapamış, ellerini Benim ıslak saçlarımda gezdiriyordu. Penisin başını yeniden ağzıma aldım ve salyamı bulaştırarak iyice kayganlaştırdım. Yarattığım canavarı ağzımdan çıkardı ve tatlı tatlı 31 çektirmeye başladım. Penis o kadar kayganlaşmıştı ki, yerinde durmuyordu.
Bunun üzerine aynı işi ağzımla yapmaya karar verdim ve nefesini tutup, Erman’ın yarağını adım adım ağzıma soktum. Erman’ın inlemeleri ayyuka varmıştı. Adım adım penisin tamamını ağzıma aldım. Burnum penisin kökündeki kılların arasındaydı. Bu şekilde penisi ağzımda tuttum ve dilimle gövdesini yalamaya devam ettim. Erman çılgın gibi titriyordu.
Benim aklıma başka bir şey geldi. Penisi ağzımdan çıkardım ve sehpadaki kadehlere uzandım. İkisini de doldurdum, birini Erman’a uzattım. Erman’ın penisi pıtpıt atıyordu, üzeri tamamen Benim salyalarıma kaplanmıştı. Erman kadehini bir dikişte bitirdi. Ben ise yarısını içtim. Gülümseyerek Erman’ın yarağını kökünden kavrayıp buz gibi kadehin gövdesinde gezdirdim. Erman titreyerek kendini çekmeye çalıştı. Ben engel oldum. Penisin başını kadehe daldırdım.
Erman gözlerine inanamıyordu. Şarapla yıkadığım penisi yeniden ağzıma aldım ve çılgınca emmeye başladım. Hem emiyor, hem de 31 çektiriyordum. Gitgide tempomu artırdım. Dilimin üzerinde Erman’ın ilk sperm damlasını hissettim. Penisi ağzımdan çıkardım. Erman yalvaran gözlerle baktı.
– “Ne olur Sonay, durma, devam et. Az kaldı.”
– “Biliyorum.”
– GMY’sini yalvartmam uygun değildi! Penisin başını süt içen bir kedi gibi küçük ve hızlı darbelerle yalamaya başladım. Erman kasılmaya başladı. Kasıklarından yükselen ateşi durdurması artık imkansızdı. Ateş taşaklarından yarağının başıma dek yakıcı bir zevkle ilerledi. Birden bir çağlayan gibi köpürdü, inanılmaz bir tazyikle yüzüme doğru fışkırmaya başladı Gırtlağından önce bir hırıltı, ardından bir haykırış koptu. Dudaklarıma, dilime, burnuma vuran sperm seliyle bir an şaşaladım. Daha önceki erkeklerim hiç bu kadar tazyikli ve bol boşalmamışlardı.
Penisi hemen ağzıma aldım ve dudaklarımla git gel hareketine başladım. Erman titreye titreye, kasıla kasıla spermlerini Benim ağzıma boşaltmaya, o güzel ağzımı doldurmaya devam etti. Hayatında böyle bir zevk yaşamadığına emindim. Tüm Beyni sanki uyuşmuştu. Adeta işer gibi boşalıyordu. Bir an gerçekten de işediğinden korktum. Fakat Benim hiç rahatsız olmuş bir hali yoktum. Aksine iştahla emiyordum. Erman’ın spermlerini ziyan etmemek için penisi ağzımdan çıkarmadan emmeye ve yutmaya devam ettim.
Sonunda penis yumuşayıp, küçülmeye başlayınca ağzımdan çıkardım. Erman’ın gözlerinin içine bakarak parmaklarımla yüzüm deki spermleri toplayıp, ağzıma aldım. Sonra ağzımı açtım ve biriken spermleri Erman’a gösterdim. Gülümseyerek hepsini yuttum. Erman’ın bacaklarına sıçrayan sperm artıklarını da yalayıp temizledim. Ardından kadehimde kalan şarabı içip bitirdim. Erman mayışmış bir halde arkasına yaslanmış, ona hayatının en güzel anlarını yaşatan kadına minnettarlıkla bakıyordu. Sonunda ,
– “Nasıldı Erman, hediyemi beğendin mi?”
– “Hem de nasıl beğendim. Sanırım bundan sonra sık sık yeniden isteyeceğim.”
– “Zevkle. Hediye vermek çok hoşuma gider. Ama şimdi gitmem gerek. Tolga şüphelenmemeli.”
– “Ben de sana bir hediye vermek isterdim.”
– “Bunu ben de çok isterim ama bu gece olmaz. Bak aklıma ne geldi. Madem tatile de çıkmadın henüz. Yarın akşam veya çarşamba günü ikimiz birkaç günlüğüne bir bayi gezisine çıkalım. Birkaç gün tatil yaparız birlikte. Ne dersin?”
– “Olabilir. Epeydir Akdeniz bayilerimizi ziyaret etmemiştim zaten.”
– “Harika. Yarın ayrıntılı konuşuruz.”
O akşam Tolga’ya tatilden sonra işe başlamanın ne kadar zor olduğunu, sanki her şeyi unuttuğumu filan anlatarak dert yandım. Üstelik yarın akşam 2-3 günlüğüne bayiler toplantısına gitmem gerekecek gibi. Bu toplantıya Erman Bey ve Nazan Hanım’la birlikte gideceğiz. Sesime ağlamaklı bir ton vererek o kadar yakındım ki, sonunda Tolga’nın bile morali bozuldu ve
– “Ne olacak canım, 2-3 gün gidiver. Hem hafta sonu birlikte Şile’ye gideriz,” diyerek bana moral vermeye çalıştı.
Ertesi sabah işe gider gitmez soluğu Erman Bey’in odasında aldım. Erman Bey uzun zamandır görünmediği kadar canlı ve neşeli görünüyordu.
– “Bugün nasılsın bakalım Sonay? Akşam iyi dinlenebildin mi?”
– “Harikayım Erman. Bayi toplantısı işini ayarladım. İstersen hemen bu akşama biletleri aldırayım, oteli filan ayarlayayım.”
– “Çok iyi olur. Ben de Aysel’e 3 günlüğüne Akdeniz bayilerine gideceğimi söyledim. Rıfat Bey’le de konuştum. Her şey yolunda yani.”
Böylece her şey ayarladım. Hemen o gece 19.00 için uçak biletlerini aldırdım. Antalya’da beş yıldızlı bir tatil köyüne 3 günlük rezervasyon yaptırdım, Tolga’yı arayıp durumu üzüntülü bir ses tonuyla bildirdim ve eşyalarımı hazırlamak için öğleden sonra şirketten ayrıldım.
Bu arada bir fırsatını bulup, sigara içme odasında Mirey’le yalnız kalmayı da başardım. Kıza karşı o kadar rahat ve kendimden emin davrandım ki, kızcağız şaşaladı.
– “Mireyciğim, bu akşam Erman Bey’le bayiler toplantısına gidiyorum. Anlayacağın 3 gece Tolga yalnız. İstediğinizi yapmakta özgürsünüz. Yalnız toplantı dönüşü İzak’la bir program ayarlamış ol lütfen.”
– “Şey.. Bu kadar free takılmana inanamıyorum Sonay. Tolga’yı kıskanmıyor musun?”
– “Hayır, kıskanmıyorum. Kıskançlık son derece ilkel bir huydur. Ben tüm ilişkilerimde özgürlük ve açıklıktan yanayım. Yoksa sen benim İzak’la birlikte olmamı kıskanır mıydın?”
– “Şey.. Hayır, sanmam. Hem nasıl olsa İzak pek bir şey yapabilecek durumda değil.”
– “İyi o zaman. Aramızda mesele yok. Hadi kendine iyi bak. Görüşürüz.”
İstanbul uçağı saat 20 sularında Antalya’ya indi. Erman ile bir taksiye atlayıp tatil köyünün yolunu tuttuk. Kısa sürede birlikte kalacağımız odaya yerleşip, akşam yemeği için restorana indik.
– “Söylesene Sonay, sendeki bu ani değişimin nedeni ne? Her zaman aramız iyi olmuştu ama böylesine bir ilişki. Hiç aklıma gelmezdi.”
– “Değişim hoşuna gitmedi mi?”
– “Gitmez olur mu? Dün gece bana yıllardır yaşamadığım bir orgazm yaşattın. Üstelik, seni hep beğenmişimdir. Yine de tuhaf geliyor olanlar biraz.”
– “Aslında ben de senden hep hoşlanırdım ama ikimiz de evli olduğunuzdan herhangi bir gerişimde bulunmayı düşünmemiştim. Fakat Tolga ile aramızda geçen birtakım olaylar sonucu farklı düşünmeye başladım. Artık kendimi sınırlamıyorum. Hem bunları bırakalım şimdi. Önümüzde bizi bekleyen 3 güzel gün var. Keyfini çıkaralım.”
– “Anlaştık. Bu gece ne yapıyoruz?”
– “Senin bir önerin yoksa, bu geceyi otelde odamızda geçirelim!”
– “Çok iyi fikir!”
Yemekten sonra Erman ile odalarımıza çıktık. Duş almak için banyoya girdim Birkaç dakika sonra banyo kapısının açıldığını ve Erman’ın içeri girdiğini fark ettim. Hiç beklemeye tahammülü yok, diye düşündüm. Erman duşa kabinin kapısını açtı ve karşısında çırılçıplak duran vücudumu uzun uzun seyretti. Arada bir arkamı dönerek, eğilerek filan Erman’a kendimi iyice sergiliyor ve yıkanmaya devam ediyordum. Erman karşısındaki sütun gibi biçimli ve uzun bacaklarımı, dolgun ve diri göğüslerimi, sımsıkı popoyu büyülenmiş gibi izliyordu. Bir rüyadaydı sanki. Nice sonra unu çağıran sesimle hareketlenmek aklına geldi.
– “Hadi Erman, sırtımı sabunlamayacak mısın?”
Erman aceleyle soyundu, vücudundaki son giysi parçalarını da çıkarıp küvete girdi. Sabunluğu güzelce köpürttü ve sırtıma sürtmeye başladı. Sonra arkadan ellerini geçirdi ve göğüslerini avuçladı. Aysel’in küçük ve şekilsiz göğüslerimden sonra Benimkiler inanılması güç bir mucizeydi onun için. Bir süre hareketsiz kaldı ve avuçlarını dolduran göğüslerimin sıcaklığını, yumuşaklığını, kıvrımlarını hissetti. Derken önce ağır ağır, sonra gitgide heyecanlanıp hızlanarak yoğurmaya başladı. Bir yandan da kazık gibi olan yarağını Benim kalçalarıma sürtüyordu.
İnleyerek Erman’ı cesaretlendirmekten başka bir şey yapmıyordum; tamamen teslim olmuştum. Dakikalar boyunca göğüslerimi Erman’a mıncıklattıktan sonra yüzümü döndüm ve dudaklarımız birleşti. Tutkuyla, arzuyla, açlıkla öpüşmeye başladık. Dilini Erman’ın ağzına sokuyor, erkeğimin dilini ve dudaklarını çılgınca emiyordum. Erman zevkten çılgına dönmüştü. İki eliyle Benim popomu avuçlamış, hırsla ve istekle parmaklarını geçirmişti. Uzun süre öpüştük; birbirinizin ağızlarının ve dudaklarının her noktasını keşfettik, tattık. Tükürüklerimiz birbirine karıştı.
Sonunda nefes nefese ayrıldığımızda Eğildim ve Erman’ın kazık gibi olmuş, zonklayan yarağını ağzıma aldım. Derin derin emdim. Erman’ın gırtlağından bir zevk iniltisi koptu. Bu kez erkeğimi ağzıma boşaltmak istemiyordum. Kısa bir süre yaladıktan sonra penisi bıraktım ve küvetin kenarına domaldım. Erman hemen önündeki kalçalarıma yumuldu. Ve hırsla öptü, ısırdı, kokladı. Parmaklarıyla araladığı kalçalarımın arasına dilini soktu ve Beni çığlık çığlığa bırakan bir hızla arka deliğimi yaladı. Başparmağını vıcık vıcık olmuş amıma yerleştirdi ve ritmik hareketlerle bir süre okşadı. Kendimden geçmiştim:
– “Hadi Erman, hadi sevgilim. Hadi sik beni artık. Dayanamayacağım…”
Erman’ın da dayanacak hali kalmamıştı. Bir çırpıda yarağını köküne kadar yumuşacık amıma soktu. Amımdan yayılan sıcaklık tüm vücudumu zevkle titretti. Yavaş yavaş, tadını çıkara çıkara arkasında yaylanmaya başladı. Gözlerini kapatmış, kendimi tamamen içimdeki sıcacık penisin hareketlerine teslim etmiş, tatlı tatlı esniyordum.
Erman birden ritmini artırdı, bu zevke fazla dayanamadan boşalacağını anlamıştım. Birkaç saniye içinde zevkle titremeye başladı ve sanki aylardır biriktirmiş gibi bol ve şiddetli kasılmalarla spermlerini Benim içine boşalttı. Erman boşaldıktan sonra bir süre hareketsiz olarak Benim üzerime yığıldı. Bana dayanamamış ve biraz erken boşalmıştı.
Benim henüz yeterince tatmin olmadığımı anladı ve hemen beni kollarında yatağa taşıdı. Kendimi tamamen erkeğime teslim etmiştim. Erman beni sırtüstü yatırdı, Öpmeye ayak parmaklarımdan başlayarak yukarıya doğru ilerledi. Sırasıyla, ayaklarımı, bacaklarımın neredeyse her santimetrekaresini öperek, yalayarak aşk üçgenime doğru yöneldi.
Nefes nefese kalmıştım. Beni iyice heyecanlandırmak isteyen Erman, aşk üçgenimi pas geçti ve göbek deliğimi, karnımı öptü, yaladı. Daha önce avuçlarında tüm sıcaklıklarını, yumuşaklıklarını, kıvrımlarını hissettiği göğüslerimi yeniden kavradı. İki eliyle sıkıca yanlardan bastırdı ve dilini iki meme ucu arasında fırça gibi kullanarak uzun uzun yaladı. Bir bebek gibi uçlarını sırayla ağzına aldı ve emdi.
Benim inlemelerim dışarıdan duyulacak kadar artmıştı. Biraz da onu susturmak amacıyla, Erman dudaklarıyla Benim ağzımı örttü. Dudaklarımı iştahla öptü. Dillerimiz zevkle ve arzuyla birleşti. Erman, Benim yüzünün her noktasının tadına baktı; burnumu, kulak memelerini yaladı, emdi, Beni öpüşmekten dudakları çatlayana kadar öptü, öptü, öptü…
Sonunda Erman’ın penisi yeniden sertleşmeye başlamıştı. Yeniden birleşmek istiyor ama tam sertleşemediği için bundan kaçınıyordu. Ben ise zevkten çılgına dönmüş ve Erman’ın yarağını yeniden içimde istiyordum, yavaşça altından kalktım, üste çıktım ve tüm hünerimi kullanarak yarı-sert penisi emmeye başladım. Erman’ın penisi gitgide ağzımda büyümeye, pıtpıt atmaya başlamıştı. Bunun üzerine penisi ağzımdan çıkarıp biraz daha aşağılara yöneldim ve Erman’ın arka deliğini dilimle uyarmaya başladım. Daha önce başına böyle bir şey gelmemiş olan Erman bir an şaşırdıysa da kendini dayanılmaz bir zevk dalgasına kaptırmakta gecikmedi.
Şimdi bir yandan Erman’ın arka deliğini ve taşaklarını emip-yalıyor, bir yandan da sağ elimle şiddetle mastürbasyon yaptırıyordum. Bir süre sonra Erman’ın gerekli kıvama geldiğine karar verdim ve hızla doğrulup, bir hamlede yarattığım canavarın üzerine oturdum. İkimizin gırtlaklarından şiddetli bir zevk iniltisi koptu. Müthiş bir tempoyla sevişmeye devam ettik. Erman üzerinde çılgıncasına zıplıyordum Erman bir yandan vücudumu seyrediyor , zıpladıkça özgürce sallanan göğüslerimi elleriyle avuçluyor, arada bir belini doğrultup onları küçük küçük ısırıyordu. Bu kez ben Beynimin zonkladığını, yaklaşmakta olan muhteşem orgazmı hissediyordum. Tempolarımızı hiç bozmadık ve gözlerimden yaşlar gelerek orgazma ulaştım. Adeta dakikalar boyu süren bu orgazmın ardından minnettarlık duygularımla Erman’a baktım ve ona bir hediye vermek ve büyük bir zevkle boşalmasını sağlamak istedim.
Boşalmak isteğiyle tutuşan Erman’ın yüzüne oturur pozisyona geçtim ve arka deliğimi yalattım. Sonra erkeğimin üzerine sırtüstü uzandım ve yarağını yavaşça arka deliğime yerleştirdim. Erman hayatı boyunca bir kadına arkadan sahip olmamıştı ve heyecandan nefesini tuttu. Yumuşak hareketlerle gidip gelmeye, adeta Erman’ın yarağını sağmaya başladı. Erman’ın zevkten gözleri kararıyordu; penisi kazık gibi olmuş, nabız gibi atarak Benim daracık ve sıcacık arka deliğime gömülmüş, durmaksızın pompalıyordu.
– “Hayatta ne zevkler varmış bilmediğim”, diye mırıldanıyordu. Çok geçmeden taşaklarından yükselen sperm dalgasını hissettim. Kendini tutamadı ve yüksek sesle inleyerek hepsini götümün içine boşalttı. Boşalma bittikten sonra bile hafif hafif gidip gelmeye, Erman’ın son sperm kırıntısını sağmaya devam ettim. Sonunda penisi arka deliğimden azat ettiğimde, koca bir sperm gölü Erman’ın göbeğine şıpır şıpır damlayarak boşaldı. Erman kendinden geçmiş, olanları izliyordu.
Gayet kendimden emin bir şekilde eğildim ve dilimi bu sperm gölüne daldırdım. Erman gözlerine inanamıyor, ne düşüneceğini bilmiyordu. Birkaç gün önce birlikte iş konuştukları, güzelliğimi her zaman takdir ettiği ama bir ilişkiye gireceklerine hiç ihtimal vermediği kişi, bir tastan süt içen bir kedi yavrusu gibi, göbeğinden spermlerini içiyordu. Dilimle spermleri yayıyor, birazını Erman’ın göbek deliğime dolduruyor, sonra yine göbek deliğinden içiyordum. Böylece bir kaç dakika içinde kıvamını yitiren, şeffaf bir sıvı haline gelen ve soğuyan tüm spermleri yalayıp yuttum. Bir damla bile kalmamacasına Erman’ın karnını temizledim.
Yüzüm de kaltak bir ifadeyle erkeğimin üzerine uzandım ve onu tutkuyla öpmeye başladım. Erman itiraz etmedi. Tuhaf, alışılmadık bir zevk denizinde yüzüyordu ve kendini tamamen bırakmıştı. İkimiz Benim ağzımda kalan sperm artıklarını paylaştık ve derin derin öpüştük.
Bir süre sonra Erman’ın horultusu yükselmeye başladı uyumuştu. Yaşadıklarıma hala inanamıyordum. Sanki bir şey kafamdaki oto kontrolü tamamen kaldırmış. Sanki cinsel zevk eşiğine düşmüştüm. Kendimi her erkekle sevişebilecek gibi hissediyor ve açıkçası bunu istiyordum da. Bunca yıllık kocasına sadık, namuslu Sonay gitmiş, yerine nemfo manyak bir fahişe gelmişti. Bu düşünceye gülümsemeden edemedim. Yapabileceklerimi, olasılıkları düşündükçe heyecanlanıyordum.
– “Dur bakalım Mirey Hanım”, diye fısıldadım, – “Seninle işimiz İstanbul’a dönünce başlıyor. Kimin kocasına el attığını göreceksin.”
Tatilin geri kalanı da çok hareketli geçti. Bol bol yüzdük, güneşlendik, kumsalda keyif yaptık. Hiç iş konuşmadık. Geceleri çevredeki barlara, diskolara gittik, dans ettik. Ve her fırsatta, daha doğrusu Erman’ın yeniden her hazır oluşunda seviştik. Odada, banyoda, kumsalda, denizde, uygun olan her yerde seviştik. Akıllımıza gelen her pozisyonu gerçekleştirdik. İstanbul’a döndüğümüzde, bu sıcaklarda şehir dışında çalışmanın, iş hayatının ne kadar sıkıcı ve yorucu olduğunu kendimi bolca acındırarak anlattım Tolga’ya.
Yeniden işe başladığımın ikinci günü şirketin yönetim kurulu toplantısına katıldım. Erman Bey’in çocuğu rahatsızlandığı için toplantıda ona ben ikame ediyordum. Bu toplantıda dikkatimi çeken bir nokta aklıma daha önce gelmeyen bazı olasılıkları getirdi. Genel müdür Rıfat Bey benimle gereğinden çok daha fazla ilgileniyor, gözlerini sık sık vücudumda gezdiriyordu. Ben de minicik eteğim ve gömleğimin düğmeleri arasından bir görünüp, bir kaybolan sutyenimle dikkat çekmeyecek gibi değildim hani.
Rıfat Bey 50’ye merdiven dayamış, belki de gelmiş, Uzun boylu Geniş omuzları olan, şakakları iyice kırlaşmış parasıyla birlikte her kadının dikkatini çekebilecek bir adamdı. Fakat Bugüne dek hiç ilgimi çekmemişti! Ama artık aklımdan başka şeyler geçiyordu. Şirket içindeki pozisyonum ve gerçekleşmesini istediğim bazı olaylar açısından Benim ilgi alanıma girmişti. Yine de,
– “Bu aralar olmaz, başka planlarım var”, diye düşündüm Rıfat Bey’in bakışlarına fazla karşılık vermedim. Toplantıdan sonra yerime geçince hemen telefona sarıldım ve Mirey’i aradım. Birlikte öğle yemeğine çıkmayı teklif ettim. Mirey biraz tereddüt ettiyse de de teklifi kabul etti. Öğle yemeğinde sözü fazla dolandırmadan konuya girdim:
– “Mireyciğim, nasıl, ben yokken Tolga ile iyi vakit geçirdiniz mi?”
– “Tolga ile görüşmedik Sonay. Sen izin verdin diye hemen birlikte olacak değildik ya!”
– “Siz bilirsiniz. Sizin cinsel hayatınıza karışmıyorum. Fakat, bil ki, ikinizi sevişirken izlemek istiyorum.”
– “Ne diyorsun sen Sonay? Aklını mı kaçırdın? Nasıl olur?”
– “Çok güzel olur. Belki sizden alacağım dersler vardır. Hem sen çok hoş bir kızsın.”
– “Sana inanmıyorum. Hayır, olmaz.”
– “Bence bir kez daha düşün. Teklifimi kabul etmezsen, öğleden sonra doğru Rıfat Bey’in odasına gidip, senin eşimi baştan çıkarmaya, yuvamı yıkmaya çalıştığını anlatacağım. Bu aralar aramızın nasıl iyi olduğunu biliyorsun. Bu durum sanırım hoşuna gitmez. Belki de şirkete yeni bir personelci almak ister.”
– “Çok adisin. Bunları söylediğine inanamıyorum.”
– “Bence bir an önce kararını ver. Bu akşam için Tolga’yı ara. Bizim evde buluşun. Ben bu akşam çok geç geleceğimi söyledim zaten. Saat 9 gibi sessizce gelirim. Sizi izlemek harika bir tecrübe olacak.”
Hemen Orada Tolga’yı arayarak akşama geç geleceğimi bildirdim. Ben kapattıktan birkaç dakika sonrada Mirey aradı
– “Alo. Merhaba Tolga, ben Mirey.”
– “… Merhaba Mirey. Şaşırdım biraz, işe dalmışım. Nasılsın?”
– “Teşekkür ederim. Sen?”
– “Ben de iyiyim. Ne var ne yok, İzak nasıl?”
– “Boş ver onu şimdi. Bu akşam ne yapıyorsun?”
– “Bu akşam mı? Bilmem. Neden sordum?”
– “Seni çok özledim.”
– “….”
– “Sen de beni özlemedin mi?”
– “Şeyy, özledim elbette. Fakat… Bu şekilde nereye kadar devam edeceğiz, bilmiyorum.”
– “Gittiği yere kadar. Bence günün tadını çıkaralım. Söylesene sizin ev uygun mu, Sonay sanırım yine geç çıkacak, burada konuşurlarken duydum.”
– “Evet. Yine gece yarısına kadar çalışacakmış.”
– “Harika! Yedi buçukta sendeyim.”
– “…”
– “Hadi sevgilim, görüşürüz. Bye!”
– “Bye!”
Mirey’den ayrıldıktan sonra işyerine giderek akşama kadar şirkette oyalandım saat 7.30’a doğru arabama atlayarak evin yolunu tuttum arabayı evin yan sokağıma park ettim. Apartmana girdim, merdivenleri yürüyerek çıktım. Anahtarı dikkatlice, ses çıkarmamaya özen göstererek deliğe yerleştirdim. Döndürdüm ve kapı sessizce açıldı.
-“Geçenlerde iyi ki yağlamışız”, diye düşündüm. Ayakkabılarımı çıkardım, parmaklarımın ucuna basarak, usulca koridorda ilerledim. Evin ışıkları yanmıyordu, sadece koridorun sonundan, yatak odamızdan gece lambasının soluk ışığı süzülüyordu. Yavaşça çalışma odasına doğru yürüdüm dolabın çekmecesini açarak dijital kamerayı aldım ve sonra yeniden yatak odasına doğru yöneldim
Kararlı ve sessiz adımlarla o tarafa yürüdüm. Yaklaştıkça içeriden gelen sesleri duymaya başladım. Kısık sesle konuşan iki kişi. Kapımın yanına gelince durdum. Daha önce ayarladığım dijital kamerayı Soğukkanlı hareketlerle koridorda, kapının çaprazında, yatağı yandan gören bir sandalyenin üzerine yerleştirdim ve record düğmesine bastım: Çıt! gerçi içerdekilerin onu duyacak durumları yoktu ama yine de bir süre hareketsiz kaldım. Kamera çok sessiz çalışıyordu. Sandalyenin arkasına atılmış bir t-shirti kameranın üzerine çektim. Artık teknoloji harikası bu mini kamerayı t-shirtü üzerinden almadıkça kimsenin görmesi veya duyması mümkün değildi. Geldiğim gibi sessizce kapıya yürüdü Ayakkabılarımı giydim, sessizce kapıdan dışarı süzüldüm. Az sonra Arabamın direksiyonunda Boğaz’a doğru ilerlerken kendi kendine gülümsüyordum.
– “Bakalım bu ev yapımı film İzak’ın ilgisini ne kadar çekecek? Üstelik 120 dakika!” diye düşündüm.
– “Ayrıca ben de merak ediyorum.”
Saat 12 civarında yeniden evime geldim, bu kez Zili çaldım, kapıyı Tolga açtı.
– “Hoş geldin canım, çok geç kaldın, merak ettim seni.”
– “Sorma. Bu kampanya bizi öldürecek. Neyse, sonunda geldim işte. Sen neler yaptın?”
– “Televizyon seyrettim. Biraz uyukladım. Sıradan şeyler…”
– “Canım benim. Sıkılmışsındır. Biraz eğlenelim mi, ne dersin?”
– “Aslında çok iyi olurdum ama ikimiz de yorgunuz. Bugün ben de ofiste epey yoruldum.”
– “Hadi yatalım o zaman.”
İçten içe sinirlenmeden edemedi. Kaç yıllık tanıdığım kocası nasıl da kolaylıkla yalan söylüyordu. Birden ona karşı içimde hiç bir sevgi kırıntısının bile kalmadığını hissettim. Kararımı vermiştim ayrılacaktım Tolga’dan ama zamanı gelince çünkü daha yapacak işlerim vardı. Yatak odasına yürürken, hızlı bir hareketle kamerayı sakladığım yerden aldım ve banyoya girdim. Kaset bitmişti. İçindekilere ertesi gün bakacaktım. Duşumu aldım, ertesi gün olacakları düşünerek yatağa uzandım. Yastıkta hala Mirey’in kokusu vardı.
Ertesi sabah erkenden işyerime telefon edip, o gün işe geç geleceğimi bildirdim. Kahvaltıdan sonra, elimde kahvemle televizyonun karşısına geçip, dün geceki kaseti izlemeye başladım. Kendi yatak odamda müthiş bir seks filmi çevriliyordu.
Mirey tam da benin yattığım tarafa uzanmıştı. Tolga büyük bir iştahla Mirey’in silikonlu izlenimi veren nefis biçimli göğüslerini emiyordu. İki sevgilinin inanılmaz bir zevk aldıkları belliydi. Tolga dakikalar boyunca Mirey’in iki göğsünü de emdi, yaladı, ısırdı. Yanlardan bastırıp, diliyle ikisini birden yaladı. Meme uçlarını sıkıştırdı, emdi. Mirey’in inlemeleri çok net duyuluyordu.
Ardından uzun uzun öpüştüler. Daha doğrusu birbirlerini yediler. İki aşığın dilleri iştahla birbirlerine dolanıyor, dudakları diğerininkini zevkle emiyordu. Gördüklerim karşısında biraz şaşırmıştım.
– “Bu ikisi birbirine âşık”, diye düşündüm.
Bu arada Mirey ayağa kalktı ve odadan çıktı. Kapıya doğru yürürken kameraya iyice yaklaşınca onun ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edemedim. Kusursuz bir vücudu vardı; iri, biçimli göğüsler, upuzun sütun gibi bacaklar, ince bir bel, şahane kalçalar, masmavi gözler…
– “Amını da yeni tıraş etmiş kaltak”, dedim kendi kendime
Bu arada yatakta yalnız kalan Tolga sırtüstü uzanmış, kazık gibi olmuş yarağını okşuyordu.
– “Nasıl da iştahla bekliyor onu Mirey’e geçirmeye” diye düşündüm. Az sonra Mirey geri döndü ve doğruca Tolga’nın hazır bekleyen yarağını dudaklarının arasına aldı. Tolga zevkten gözlerini kapamıştı. Mirey ağzında tuttuğu penisi ufak ufak emiyor, bir yandan da Tolga’ya bakıyordu. Sonra dondurma yalar gibi yalayarak tüm penisi tükürüklerine buladı. Taşaklara indi ve onları da vantuzlayarak emdi. Dilini Tolga’nın taşaklarının dibinde, arka deliğinin yakınlarında gezdiriyordu. Tolga hayvan gibi inliyordu. Birden kasılmaya, titremeye başladı. Bunu fark eden Mirey hemen penisi ağzına aldı ve hızla emmeye başladı. Tolga’nın çıkardığı seslerden boşalmakta olduğu anlaşılıyordu ama penisin başı Mirey’in ağzında olduğun dan bir şey görülemiyordu.
Bir süre sonra Tolga’nın inlemeleri kesildi, nefes alması normale döndü. Mirey hala penisi ağzında tutuyor, emmeye devam ediyordu. Sonunda başını dudaklarının arasından serbest bıraktığında penisin başı tertemiz, pırıl pırıldı. Ortalıkta en küçük bir sperm izi yoktu.
– “Hepsini yutmuş orospu”, diye söylendim. Daha fazla seyretmek istemedim. Hızlı hızlı ileri sararak şöyle biraz bakındım. Tolga boşaldıktan sonra Mirey’i yüzükoyun yatırmış, ensesinden ayak parmaklarının ucuna dek her noktasını tadını çıkarırcasına öpüyor, yalıyor, kokluyordu.
– “Bana hiç bunu yapmamıştı”, diye düşündüm , Tolga’nın Mirey’in ayak parmaklarının aralarını yaladığını görünce. Bu uzun yalama seansının sonunda Tolga başını Mirey’in amına gömdü ve dakikalar boyunca oradan ayrılmadı. Ayrıntıları göremiyordum ama Mirey’in inanılmaz zevk aldığı çıkardığı seslerden ve titremelerinden belliydi.
-“Galiba bir kaç kez orgazm oldu,” diye düşündüm
Sonunda Tolga yeniden sırtüstü uzandı ve Mirey’i kucağına aldı. Yeniden iyice sertleşmiş yarağını ıslatması için Mirey’in ağzına verdi. Mirey iştahla yaladı ve tükürükle di. Sonra bir hamlede içine aldı. Kaseti sarmaya devam ettim. Uzun süre bu şekilde seviştiler. Tolga bir yandan da, Mirey’in tadına doyamadığı göğüslerini avuçluyor, sıkıştırıyordu. Daha fazla seyretmedim izlediklerim moralimi bozmuştu. Bu görüntüler Tolga’dan ayrılma isteğimi daha da artırdı. Kamerayı kapayıp, çantama koydum. Kararlı adımlarla kapıya yöneldim.
Aklımdan şeytanca planlar geçiyordu. İş yerine giderek doğru insan kaynaklarına, Mirey’in masasına yöneldim. Departmanda kimse yoktu. Hiç tereddüt etmeden masanın çekmecesinden Mirey’in ajandasını aldım ve “İ” harfinden bulduğum İzak’ın telefon numarasını kendi ajandama yazdım. Yerime döndüm. Hemen telefona sarıldım.
– “Alo, İzak Bey’le mi görüşüyorum?”
– “Evet, buyurun?”
– “Merhaba İzak Bey. Ben Sonay, XX şirketinden. Beni hatırladınız mı, Mirey’le nikahınızdan?”
– “Merhaba Sonay Hanım. Evet, hatırladım. Nasıl yardımcı olabilirim size?”
– “Sanırım benim size yardımcı olmam gerekecek.”
– “Anlayamadım. Nasıl yani?”
– “Mirey sizi benim eşim Tolga’yla aldatıyor.”
– “…”
– “Önce ben de inanamadım. Fakat onları bizim evde bastım. Üstelik, elimde video görüntüleri de var. Size de haber vermek istedim.”
– “Nasıl olur? İnanmıyorum size.”
– “İnanın İzak Bey. Doğru söylüyorum. Sorabilir miyim, dün akşam Mirey neredeydi?”
– “İşteydi. Yeni eleman alımları üzerinde çalışıyordu.”
– “Hayır, İzak Bey. Maalesef bu doğru değil. Dün akşam Mirey ve Tolga bizim evde birlikteydiler.”
– “Ama nasıl olur? Hay Allah, ne diyeceğimi bilemiyorum.”
– “Çok şaşırdığınızı biliyorum. Ben de şaşırdım ve üzüldüm.”
– “Peki, ne yaptınız? Yüzleştiniz mi?”
– “Hayır. Henüz değil.”
– “Ben hala söylediklerinize inanmakta zorlanıyorum.”
– “O halde size bir teklifim var. Bana ev adresinizi verin, bir saat sonra geleyim. Yanımda kanıtları da getireyim. Hem bundan sonra ne yapacağımıza da birlikte karar veririz.”
– “Sonay Hanım, iş yerindeyim şu an.”
– “Ben de öyle. Ama bu konu her şeyden önemli. İzin alıp çıkacağım.”
– “…”
– “Neden tereddüt ediyor sunuz ki? Beğenmeseniz de gerçeği anlamış olacaksınız.”
– “Peki, tamam. Adres: ….”
Telefonu kapadıktan yarım saat sonra, müşteri ziyaretine gideceğimi söyleyerek işyerinden ayrıldım. Arabamı doğru İzak’ın evine sürdüm.

Zile basıp bekledim. Burası çok zengin bir semtti, son derece lüks bir apartman dairesiydi. Kapıyı İzak açtı. 35 yaşlarında, biraz kilolu, gözlüklü, pek de bir özelliği olmayan bir adamdı. Beni içeri aldı ve salona geçtik. Kısa bir süre ortadan kayboldu. Dikkatlice evi inceledim. Oldukça zevkli döşenmiş, çok büyük bir salondaydım. Ev sahiplerinin zenginlikleri her ayrıntıda belliydi.
Kamerayı çantasından çıkardım. Az sonra İzak içeri girdi. Televizyonu açtım. Kamerayı televizyona bağladım, kaseti başa sardım ve oturup izlemeye başladık. İzak bir süre hiç konuşmadan izledi. çaktırmadan İzak’ı inceliyordum. Güzel karısının Tolga’nın penisine dondurma muamelesi yaptığı bölümlerde ter içinde kalmıştı. Yüzün deki ifadeden büyük bir şaşkınlık okumuyordu. Bunun dışında bakışlarından kızgın mı, üzgün mü olduğu, daha doğrusu hangisinin ağır bastığı anlaşılmıyordu.
Sonay kaseti epey ileri sardım. Artık benim de izlemediğim bölümlere gelmiştik. Tolga sırtüstü uzanmış, Mirey de onun göğsüne yatmıştı. İki âşık sohbet ediyordu.
– “Sen benim bugüne dek seviştiğim en iyi erkeksin Tolga. Uçuruyorsun beni.”
– “Sen de harikasın sevgilim. Ben hayatımda senin kadar ateşli bir kadın tanımadım.” Bu sözler üzerine İzak’la bir an birbirinize baktık. Tolga devam etti:
– “Yakın zamana dek Sonay bana oral seks yapmazdı. İğrenirmiş. Sen ise aklımı başımdan alıyorsun. Hele o sıcacık ağzına boşaldım ya, zevkten aklımı kaçırıyorum sanki.”
– “Tolga, bu kaçamak sevişmeler bana yetmiyor. Yatakta çok yalnızım. İzak, biliyorsun iktidarsız…”
– “Biliyorum. Ama ne yapabiliriz? İkimiz de evliyiz.”
– “Belki bu durumu İzak’a anlatmalıyım. Bilmiyorum. Ama sevgilim, sana doyamıyorum.” İzak hırsla televizyonu kapadı.
– “Daha fazla katlanamayacağım buna.”
– “Nasıl da ilerletmişler işi değil mi İzak? Sana İzak dememin bir mahsuru var mı?”
– “Hayır, istediğini söyle. Ben de sana Sonay diyebilirim sanırım.”
– “Tabii.”
– “Peki şimdi ne yapıyoruz?”
– “Emin değilim. Aklımdan bazı şeyler geçiyor ama…”
– “Ben altüst oldum. Hiç bir şey düşünemiyorum.”
– “Bence senin temiz havaya ihtiyacın var. Hadi bir yere gidip, bir şeyler içelim. Hem ne yapacağımızı konuşuruz.”
– “Ok. Hadi.”
İzak’la yarım saat sonra çok güzel İstanbul manzarası olan bir Kafe’de oturmuş, konuşuyorduk.
– “Söylesene İzak, biz bunu hakkedecek ne yapmış olabiliriz?”
– “…”
– “Hem de kendi yatağımda, inanamıyorum.”
– “Sonay, duydun ya, ben iktidarsızım.”
– “Yani? Kusura bakma, daha önce iktidarsız olduğunu söyleyen bir erkekle bu konuyu konuşmamıştım.”
– “Haklısın. Bu konuyu konuşmak zor.”
– “Seninle artık kader birliği ettik. Söylesene nedir problemin?”
– “Nasıl desem,…”
– “Çekinme lütfen.”
– “Penisim sertleşmiyor. Daha doğrusu yeterince sertleşmiyor. Mirey’le ilişkiye giremiyoruz. İlk zamanlarda epey uğraştık. Ama başaramadık. Artık zaten olmayan seks hayatımızı tamamen bitirdik. Bu konuyu adeta umuttuk.”
– “Doktora göründün mü? Hep mi böyleydi?”
– “Esk**en, evlenmeden önce, bir kaç kez sertleşmiştim. Kendi kendime. Ama bir kadınla asla sertleşemedi. Olmayacak korkusu zaten olmamasına yetiyor. Doktor, aslında sorumumun tamamen psikolojik olduğunu düşünüyor. Çünkü fiziki testler bu durumu açıklayamıyor. Her şey normal görünüyor.”
– “Gerçekten ilginç. Bence doktorun haklı. Gayet sağlıklı bir erkek olduğuna eminim ben.”
– “Teşekkür ederim ama maalesef…”
– “Neden kendini koyuveriyorsun? Henüz gençsin. Önünde tadını çıkarabileceğin yılların var.”
– “Sözlerin gerçekten beni önere ediyor ama sanmıyorum.”
– “Denemeye var mısın?”
– “Nasıl, neyi?”
– “Birlikte.”
– “Yanlış mı anlıyorum? Sen şimdi bana…?”
– “Evet, yanlış anlamıyorsun. Seni son derece çekici buluyorum ve sana erkekliğini kazandırmak istiyorum. Hem ne yalan söyleyeyim, bunu yaparak Tolga’dan intikam da almış olacağım.”
– “Ne diyeceğimi bilemiyorum. Aslında ben de Mirey’den intikam almak isterim. Hem ben de senin çok güzel bir kadın olduğunu düşünüyorum. Eşin seni aldatmakla büyük haksızlık etmiş. Ama, yine de…”
– “Ne kaybedersin İzak? Düşünsene, ya bir de her şey yolunda giderse? Önünde açılacak fırsatları düşünsene!”
– “Haklısın sanırım. Hem intikam ikimizi de rahatlatır. Peki ama, nasıl, nerede olacak bu deneme?”
– “Sizin evde. Bugün, hemen şimdi.”
– “Ciddi olamazsın!”
– “Çok ciddiyim. Hadi hemen kalkalım.”
– “Sonay, sana hiçbir şey için söz veremiyorum.”
– “Biliyorum, bunu senden isteyemem zaten. Ben de sana söz veremem hem.”
Yarım saat sonra İzak’ların evine geldik. İzak izin isteyip, duş almak için banyoya girdi. Ben de kendime içecek bir şeyler hazırladım. İçkisini alıp, evi dolaşmaya başladım.
– “Demek burada oturuyor fahişe,” diye düşündüm; – “İntikamım acı olacak.”
İzak’ı beklerken yatak odasına geçtim. Yatak odası son derece geniş ve konforlu döşenmişti. Dev gibi bir yatak odayı ortadan bölüyordu. Üzerimdekilerin bir kısmını çıkardım. Üzerimde sadece iç çamaşırlarımla yatağa uzandım. Az sonra İzak banyodan çıktı.
– “Neredesin Sonay?”
– “Buradayım İzak, yatak odasında.”
İzak üzerinde bornozuyla yatak odasına geldi ve Beni iç çamaşırlarımla yatakta bulunca şaşkınlığını gizleyemedi.
– “Bakıyorum çok hızlısın.
– “…”
– “Nasıl başlayalım, ne yapıcaz şimdi?”
– “Evde hiç masaj için kullanabileceğim bir çeşit yağ var mı? Mirey’in vücut losyonu filan olabilir.”
– “Olması lazım. Getireyim mi?”
– “Sen yatağa gel. Ben alırım. Banyoda mı?”
– “Evet, sanırım.”
– “Ok. Sen uzan bakalım. Döndüğümde o bornozu görmeyeyim.”
Banyoya gittim ve tam aradığım gibi bir losyonla odaya döndüm. İzak bornozu çıkarmış ama katlayarak tam yarağının üzerine koymuştu.
– “Utanıyor musun benden? Bak ben ne yapacağım şimdi.”
Ve gözlerimi bir an bile İzak’ın kilerden ayırmadan sütyenimi ve külotumu çıkardım. Tamamen çıplaktım. İzak’ın iyice görebilmesi için kendi etrafımda döndüm.
– “Nasıl, beğendin mi?”
İzak, Benim güzelliği karşısında şaşkına dönmüştü.
– “Sen gördüğüm en güzel kadınlardan birisin. Harikasın!”
– “Teşekkür ederim. Şimdi yüzükoyun yat bakalım. Bornozu da bana ver.”
İzak hızlı bir hareketle kendini göstermemeye çalışarak döndü. Bornozu yere bıraktı.
– “Çok güzel. Şimdi gözlerini kapa ve kendini rahat bırak. Güzel şeyler düşün, mesela beni düşün.”
Yatağa çıktım ve çıplak vücudumu İzak’ın kine yaslayarak üzerine uzandım. İzak hafifçe inledi. Benim vücudumdan yayılan sıcaklık tüm vücudunu kapladı. Bir kaç dakika bu şekilde yatan ve İzak’ın ensesine küçük öpücükler kondurarak dizlerimin üzerinde doğruldum ve avucuma bolca losyon boşalttım. Losyonu İzak’ın sırtına yaydım ve yumuşak hareketlerle masaja başladım. Omuzlarını, sırtını uzun uzun yağladım. İzak’tan ses gelmiyordu, gözlerini kapamış öylece yatıyordu.
Bir miktar daha losyon aldım ve İzak’ın poposuna yöneldim. İki elimle birden İzak’ın kalçalarını, bacaklarının arkalarını, ayak bileklerini, ayaklarını yağlayarak masaja devam ettim. İzak tatlı tatlı inliyordu. Uzun süren bu masaj seansının ardından İzak’tan sırtüstü uzanmasını istedim. İzak tepki vermeden isteneni yaptı ama eliyle yarağını gizledi. Gülümsedim ve losyonla bu kez İzak’ın göğsüne, beline masaja başladım. Sonunda son derece rahat bir hareketle İzak’ın ellerini kenara aldım. Karşımda İzak’ın penisi duruyordu. Penis tamamen yumuşak ve inikti. Buna karşın hiç te küçük değildi.
– “Penisin çok güzel İzak.”
– “…”
– “Az sonra onu uyandıracağım, hazır ol!”
İzak’ın taşaklarını avuçlarıma aldım ve tatlı tatlı okşamaya başladım. Sonra avuçlarıma biraz daha losyon döktüm ve İzak’ın yarağını sağ elimle kavradım. İzak inledi. Bir yandan İzak’ın yarağını vıcık vıcık olana dek yağlayıp, okşarken, bir yandan da sol elimle göğsüne masaja devam ediyordum. Peniste küçük kıpırdanmalar vardı. Gülümsedim ve eğilerek penisin başına bir öpücük kondurdum. Sonra küçük öpücüklerle penisin tüm gövdesini dolaştım. Öpmeye bırakınca İzak yalvaran bir sesle;
– “Ne olur durma Sonay. Uzun zamandır bu kadar zevk duymamıştım. Hadi devam et!”
Bunun üzerine penisin başını ağzıma aldım ve emmeye başladım. Pek büyümediği için kolaylıkla tamamı ağzıma sığıyordu. Bir süre bu şekilde, yumuşak yumuşak emdim. İzak Benim saçlarımı okşuyordu. Emmeyi bıraktım ve İzak’ın karnına oturdum. Losyonu kendi göğüslerime döktüm.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir